AYRANCI


İlçemizin Tarihçesi

1903 yılında Kırım Türklerinden 210 hane Divle nahiyesinin Osmaniye köyüne (bugünkü Ayrancı’ya) yerleştirilmiş ve zamanla Divle nahiyesinin nüfusunun azalması sonucunda nahiyelik 1913 ‘de Osmaniye’ye geçmiştir. 1923 yılında ismi “Ayran Dede”efsanesinden dolayı Ayrancı olarak değişmiştir . Nahiyelikten birkaç yıl sonra Belediye kurulmuş ancak nüfus azalınca Belediyeliğe son verilmiştir.1968 yılında yakın köyler Mahalle olarak Ayrancıya bağlanarak tekrar Belediye kurulmuştur. Ayrancı Konya ilinin Ereğli İlçesine bağlı Kasaba iken 1987 yılında Kanunla İlçe yapılmış ve Ağustos 1988 ‘de fiilen İlçe olmuştur. 1989 yılında Karaman’ın İl olması ile Ayrancı İlçesi Karaman ‘a bağlanmıştır. İlçenin Merkez Belediyesi ve 22 köy bulunmaktadır.
Ayrancı'dan GörüntülerAyrancı'dan Görüntüler

Nufusu : İlçe Merkez Belediye dahilinde 22 köy bulunmaktadır. Yapılan son nüfus sayımında İlçe Merkezinin 3132 çevre köyleri ile birlikte 13329 nüfusu bulunmaktadır.
İlçenin Okur Yazar Oranı %98 dir.
Ayrancı'dan GörüntülerAyrancı'dan GörüntülerAyrancı'dan Görüntüler

Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan ilkokul ile birlikte ,Ayrancıdaki okuma ve yazma  oranı yükselmiştir. Her meslek grubundan okur yazara sahip olan ilçe, çevre köylerdeki üniversiteleşme de dikkate alınınca akademik bir kadroya sahip olduğu görülmektedir.İlçenin temel ekonomik yapısı tarım hayvancılık ve bahçecilik birimlerinde yoğunluk göstermektedir. İlçe olması ile birlikte ilçe merkezindeki ticari yapıda canlanma olmuştur. Ayrancı da yıllardır çekilen su sıkıntısı daha fazla gelişmeyi engelleyen en önemli problemdir. Tamamen yağışlara bağımlı Ayrancı Barajı İlçedeki tarımsal faaliyetlerin beslendiği tek kaynaktır. Hizmete geçen Hışılayık projesi ile İlçedeki tarıma dayalı ekonomi büyük bir ivme kazanmıştır.

Adını Nereden Aldı ?

Bir yerleşim yeri olarak Ayrancıya Ayrancı ismini nereden aldı sorusu sorulduğunda şu rivayet anlatılır. Yavuz Sultan Selim Han Çaldıran Seferine giderken ordusuyla buradan geçer. Geçerken bu günkü Kuru Dere üzerinde kurlu olan Ayran Dede Köprüsünün olduğu yere gelirler.  Köprüden geçeceklerinde Hilmi Dede ismindeki zat vezirlerden birisine ordunun içerisinde çaşıt (casus) olduğu söyler. Köprüden geçmemelerini söyler. Bunun üzerine vezir huzura çıkar. Devletlü Padişahım Hilmi Dede köprüden geçirmez ne yapalım der. Padişah der ki; "Geçme namert köprüsünden seller alırsa alsın beni der." ve atını dizginleyerek dereyi geçer. Fakat geçiş esnasında bir kaç askerin boğulup öldüğünü görür. Daha sonra anlaşılır ki bu ölen askerler ordudaki casuslardır. Bu arada ordunun yorgun ve susuz olduğu gözlenir.  Hilmi Dedeye içilebilecek su olup olmadığı sorulur.  O da bu günkü Karaman yolu üzerindeki soku taşına bir tas ayran yayarak ordunun bundan içmesini ister. Vezir sinirlenerek bir taş ayran kime yetecek dede der. Hilmi Dede besmele çekerek ayranı çamçaka (bardak) doldurur. Koca ordu içer ama yine de ayran bitmez. Padişah oraya gelerek Hilmi Dede bundan böyle senin adın Ayran Dede der.  Ayran Dede de padişaha bir altın ibrik hediye eder ve üzerinde söyle yazar. "Bu günün aşını yarına bırakırsan aş olur bu günün işini yarına bırakırsan iş olur" der. Fazla zaman kaybetmeden yolunuza gidin varın der. Gazanız  mübarek ola oğul der. (Kaynak : Ayrancı Yıllığı)
Ayran Dede Ayran Dede
Ayran Dede  Ayran Dede
Kaynak. Ayrancı Mem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar